Otello-Aysegul Yuksel

SAHNEDEN
AYŞEGÜL YÜKSEL 25 Ocak 2005 Cumhuriyet

Oyun Atölyesi 2003-2004 tiyatro döneminde klasik yapıtlarla seyirciyi sıcak bir tiyatro ortamında buluşturmayı amaçlıyor. Kemal Aydoğan’ın sahnelediği, başrolleri Emre Karayel, Barış Yıldız ve Işık Yönt gibi genç profesyonellerin oynadığı Shakespeare’in ‘Othello’su masalsı/oyunsu bir anlatımla sunuluyor.

Oyun Atölyesi yeni bir uygulama başlattı. Bir yandan ‘yıldız’ oyuncuların başı çektiği yapımlar sürerken, bir yanda da genç ekiplerle ‘farklı tiyatro tadı veren’ yapımlar sunuluyor.
‘Othello’ bu tür yapımlardan biri. Yönetmeninden oyuncularına, ışık tasarımcısından müzik tasarımcısına dek, her biri sanat eğitimi veren okullardan yetişmiş ve profesyonel yaşama atılmış genç kuşaktan sanatçıların kotardığı yapımın temel yaklaşımı Oyun Atölyesi’nin 2004-2005 tiyatro dönemi bağlamında yaptığı seçimi yansıtıyor. “Klasik ağırdır, anlaşılmazdır.” Yönündeki yanlış anlayışı kırmak ve günümüz seyircisiyle yapıtları sıcak bir tiyatro ortamında buluşturmak.
Sheakespeare’in ‘Othello’su farklı biçimlerde okumaya yatkın bir metindir. En genelde insan davranışlarının gizemini açığa vuran bir nitelik taşır. Othello karakterinde, aşkın doğurduğu kıskançlığın ‘onur’ anlayışıyla buluşunca, bu kişinin doğasında barındırdığı‘öfke’ gizli gücünü nasıl harekete geçirip çılgınlık noktasına ulaştırabileceği gösterilir. Iago karakteri ise sıradan birinin-yeterince kurnazsa-‘haset ettiği’ soylu yaradılıştaki kişilerin (Othello’nun) zayıf yanlarını keşfederek onları nasıl parmağında oynatabileceğinin ya da Roderigo (Toğan Şerif Önay) gibi saf insanları kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullanabileceğini gösterir.
Bir başka okumada ‘beyaz Hıristiyan’ bir toplumun (Venedik) siyasal başarıya ulaşma yolunda yardımına başvurduğu başka ırk ve dinden kişileri (Mağripli Othello’yu) nasıl pohpohlayıp baş tacı ettiğinin, çıkarları sağladıktan sonra da onları nasıl rahatça gözden çıkarabildiğinin altı çizilebilir.
Othello karakteri, Venedik toplumuna hizmet eden, ancak, o topluma ne denli yabancı olduğunu, onun ‘farklı’ oluşundan kurnazca yaralanan bir Venedikli’nin oyununa geldikten sonra çok geç anlayan bir “öteki” olarak okunabilir. Iago’nun kendine rakip gördüğü ve yok etmek istediği ‘beyaz Hıristiyan’ Cassio (Öner Erkan) oyun boyunca hiçbir zarar görmezken, Othello’nun her şeyi yitirmesi ve elinden alınan komutanlık görevinin Cassio’ya verilmesi ironiktir. Iago’nun oyunları yalnızca ‘öteki’ üstünde başarılı olabilmiştir.

Trajik kahraman
Othello’nun ‘trajik zaaf’ı Venedik toplumuna ‘yabancı’ oluşu, ‘trajik hata’sı ise kültürünü tanımadığı bir toplumdan kız almasıdır. Başarılı bir komutan olması nedeniyle yüceltilişi onun kendini neredeyse ‘tanrısal’ boyutta görmesine neden olur. Desdemona’yı ‘tanrısal’ bir ceza verilmişçesine yok etmesi ile Iago’nun oyununa kurban gittiğini anladığı kısacık süreç içinde ‘tanrı’ değil, ‘çok seven ama akıllıca sevmeyi bilmeyen’ bir ‘insan’ olduğunu anlaması ve kendisini hiç duraksamadan cezalandırması onu ‘trajik kahraman’ boyutuna yükseltir.

Desdemona, sevgi uğruna toplumun kurallarını çiğnemiş, yaptığı seçimin bedelini sevdiği adam tarafından yok edilmekten korkmaksızın ödeyebilen trajik bir kahramandır…
Doğal ki oyunun her okuması yapım bağlamında düzenlemeler gerektirir. Çünkü her okumanın vurguları farklı olacaktır. Aynı işlem oyun Atölyesi yapımı ‘Othello’ çalışılırken de gerçekleştirilmiş. Metin düzenlenirken oyunun biçimi ve içeriği açısından iki temel saptama yapılmış: Oyun bir masal aktarımı sıcaklığı içinde ‘açık biçim’ de sunulmalı; oyunun içeriğinin vurgusu erkek-egemen toplumun ‘kadın’a ‘insan’ olarak değil, erkeğin malı olan bir ‘cinsel nesne’ olarak bakışı olmalı. Gerçekten de oyunun üç kadın kişisi Desdemona(Işık Yönt), Emilia(Esra Uygur) ve Bianca (Neslihan Kolaylı) bu vurguyu taşımaktadır.

Facia'ya masalsı anlatım
‘Othello’nun Orhan Burian çevirisi belirlene konsept doğrultusunda kısaltılmış ve sadeleştirilmiş. Seyirciyle iletişim içinde olan bir anlatıcı/meddah(Alpay Kemal Atalan) aracılığıyla ilk perde yalnızca ‘masal’ gibi anlatılmış. Boş sahneye oyuncuların aralarında oturacağı özel koltuklar yerleştirilmiş. Dramatik sahnelere kişilerin Kıbrıs Adası’na ulaştığı aşamada geçiliyor. Yönetmen Kemal Aydoğan’ın hızlı ve ekonomik hareket düzeni ve Gamze Kuş – Bengi Günay’ın oyuncu koltuklarının ve sahne araç gerecini işlevsel boyutta değerlendiren sahne tasarımı içinde oyunun donatısına ışık bir görsellik kazandırmış.
Barış Yıldız Iago’da commedia dell’Arte biçimini anımsatan albenili bir oyunculukla, kötülüğe güldürücülük katarken, Othelloyu –çok şükür, yüzünü karaya boyamadan- oynayan Emre Karayel, Mağripli’nin ‘farklılığını’ jest ve hareket düzeyinde ortaya koyuyor. Tolga Çebi’nin müziği ve İrfan Varlı’nın ışık tasarımı, olayın sahnede pürüz akışını sağlamada önemli iki etken. Aynı kumaşlardan yapılmış giysilerin karakterlere göre çeşitlendirilmiş olması da ayrı bir görsel hoşluk yaratmış.
Yine anlatıcı ile başlayan ikinci bölüm, Othello’nun yaşadığı ağır bunalım canlandırdıktan sonra, çok başarılı biçimde tasarlanmış ‘boğma’ sahnesi odaklanıyor. Bu sahnenin hemen ardından ise sahne olayı şarkı eşliğinde yapılan bir özet yoluyla ‘oyunsu’ bir yaklaşımla noktalanıyor. Böylece temel vurgu, yönetmenin konsepti doğrultusunda, Iago’nun kötülüğü ya da soylu Othello’nun aldatılmışlığı yerine, Desdemona’nın erkek-egemen dü