Ana Sayfa Tiyatrolar Geleneksel Yazarlar Kulis Duyurular Festivaller Ödüller Oyun Eleştirileri Sahne İnsanları Tiyatro Eğitimi Tiyatro Kitaplığı Tiyatro Tekniği Tiyatroda Efekt Tiyatro Terimleri İnceleme- Tezler e-posta
"Size bir mesajım var." diyorsanız...
Reklam vermek isterseniz...
| Arşiv | Şehir Haritası| Oyuncu Veri Tabanı | Üye Kaydı | # OYUN ELEŞTİRİSİ
Bir Beden Büyük İktidar ve Caligula...
30 MAYIS 2008
Eskişehir Şehir Tiyatrosu Yerli oyunlarla yabancı oyunların sürekli 'yarıştırılmadan' karşılaştırıldığı bu festival günlerinde Eskişehir Şehir Tiyatrosu'ndan Mümtaz Taylan imzalı 'genç işi ' Caligula' yı izledim. Varoluşçuluk felsefesinin temsilcilerinden Camus' nün kendi yaşam öyküsünde de tanık olduğumuz 'siyasi erk' karşıtlığı, yapıtı Caligula' da tarihsel bir kişilik ekseninde irdelenmiş.
Akm Büyük salonun 'büyük' illüzyonuyla beraber, 'büyük' bir sahne tasarımı dikkat çekiyor. Tayfun Çebi, dev tül perdeleri paralel olarak sahnenin ortasında konumlandırarak, bunların bir paravan işlevi kazanmasını sağlamış. Bu 'dikine kesen' tül perde tasarımı aynı zamanda bir 'kent' görüntüsü de oluşturmuş sahnede. Yani Roma' nın eyaletlere bölünmüş sınıflı yapısı, bu yapının heybeti, görkemi vurgulanmış. Perdenin şeffaflığı da bu görkemin içi görülebilir hali. Aynı zamanda perde arkasında da oyun imkanı vermiş. Tayfun Çebi' nin dekor ve atmosfer tasarımı gerçekten çok güçlü.
Oyunda gözüme çarpan tek güçsüzlük, 'büyük ve olgun' rejinin 'genç' oyuncularda biraz büyük durması . Genelde konuştuğum insanlar da ifadelerine hep böyle başladı. Ancak hiçbiri bunun tiyatral bir kusur olmadığı noktasında hemfikir.
Girişte top çevirme oyunu seyirciye de çok sempatik geldi. Roma döneminin dolambaçlı ilişkileri, cambazlık gerektiren politik manevraları başta bize gösterildi. Çünkü Caligula' yla baş etmek için çok daha fazla topu aynı anda elde döndürmek gerekecek.
'Aşk, akıllı, aptal demeden herkese bulaşan bir hastalık'
Demir yumruk Caligula ' nın metinden de hissettiğimiz kadarıyla çarpık bir cinsel yönelişi var. Çarpık cinsel yaşamının iktidarına aynen etkisi, Foucault' vari bir cinsellik-iktidar ilişkisiyle paralellendirilebilse de ; daha çok karşımızda 'kendi eden kendi bulan ' bir 'kötü yönetici' ifadesi belirdi. Caligula oyunda ilkel görünümüyle beraber, günümüzün vahşi kapitalist benzetmesine de çok yaklaştı. Sanırım oyunda elektrikli araba, silah, takım elbise gibi güncel motiflerin olmasının bir nedeni de budur. Caligula, sara nöbetiyle ortadaki bölmeden canlanıyor. Sürekli 'burada' olduğunu sert mizansenlerle anlatıyor. Caligula' nın hemen ilk repliklerinden biri oyunun özeti haline geliyor. 'Ay' ı istiyorum. Çünkü sahip olmadığım tek şey o ' Caligula' nın 'sonsuz' erk' inin Roma için de çatlama demek olduğunu senato üyelerinin repliklerinden öğreniyoruz. Caligula erk sahibidir, ancak kendi erkinin sahibi değildir.
Caesonia, dişil, histerik, şuh, dengesiz, tehlikeli bir kadın yorumuyla Caligula' yı karşılamış. Yani Caligula' nın dişi hali gibi açıklayabiliriz. Bir çok yerinde Caligula' nın olduğu gibi oyunun da 'sakinleşme' unsurlarından biri. Caesonia' ın kadınsı özelliklerinin, histerik hallerinin arkasında kaldığını düşünüyorum. Bu biraz da Caligula ' nın enerjisiyle ilgili bir durum.
Caligula' nın yardımcısı Scipio, günümüz giysileriyle karşımızda. Duruşu ve politik sakinliğiyle günümüz anaparacı düzenin 'sakin' bir temsilcisi. Oyundaki en çok 'politikacı' özellikleri gösteren kişi. Tabii ki günümüz algılarına göre.
'Yönetmek, çalmak demektir'
Senato' nun kendi arasındaki Caligula şikayetleri genelde 'Kraldan çok kralcılık' duygusunu bize verse de, sahneye Caligula gelmeden onların imparator karşısında 'çözüleceği' hissine hemen kapılıyoruz. Senato üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerde belli kopukluklar seziliyor. Ne tam bir bütün ne de parçalılık. Onlar konuşurken şunu görüyoruz ki sahnede Caligula yok ama 'toplu' bir hükümdar var. Caligula' daki 'kadınsı' yönleri senatoyla görüşmelerinde daha net görüyoruz. Bununla beraber lider, senato üyelerini hizmetçileri haline getiriyor. Caligula' nın, karısıyla birlikte olduğu senato üyesine psikolojik baskı yapmak amacıyla kullandığı kuklaya baktığımızda acaba lider, bir 'iç ses' mi kullanmak istemiş diyorum. Bir üyenin tepkisi diğer üyelerde aynı duyguyu var etmiyor. İlk düşündüğüm acaba senato 'tek bir rol' gibi mi davranmak istemiş. Aynı Yunan site devletleri gibi kendi içinde savaşan ama dışarıdan gelen bir tehlikede birlik olan insanlar gibi (mi)… Caligula karşısında ortak bir 'nefret' var çünkü.
Chaerea, öfkesini ölçülü kullanmış. Bir çok yerde bu öfkeyi denge unsuru haline getirmiş.
'Ne zor, ne acı şeymiş insan olmak'
Psikolojik baskıya yenilen senato üyesinin ağzını yırtarak gümleye çalışması yerinde. Oyunun genel duygusuyla bütünleşmiş. Tolga Çebi' nin müziğini başarılı buldum. Duyguların yerleşmesi, gerginliği hissettirme ve Caligula' nın anlamsızlığını hissettirme açısından yerinde. Caligula tül perde arkasında kadını döverken/severken (!?) senatonun söylediği tüm replikler karavana gitti.
Caligula, insanları önce aç bırakarak sonra doyurmayı düşünüyor. İnsanlara acı çekme ve isyan etme hakkı tanıyıp sonra da bu acıyı dindirme çaresini sunma… Sonra da insanları tekrar doyuracağından söz ediyor. Bana kalırsa ABD' nin Ortadoğu politikası da buna benzer bir şey. Taylan, günümüz reflekslerini örtüştürmeyi düşünmüş burada.
Oyunda kimse Caligula' ya 'güvenme' cesaretini gösteremiyor. Çünkü böyle bir düzen içinde asıl tehlike ona güvenmeye çalışmak.
'İnsan, hiçbir zaman yalnız değildir. Geçmişin ve geleceğin ağırlığı omuzlarındadır'
Caligula 'Tanrılar gibi acımasız' olmaktan söz eder. Böylece iktidar-cinsellik savaşımı; Tanrısallık-iktidar çatışmasına dönüşür. Burada Caligula' nın senatoya sürekli 'sevgilim' deyişinde bile farklı bir dönüşüm var. Kadınsılık ve iktidar ilişkisi sentezleniyor burada. Chaerea' nın söylemleri ve eylemleri genel anlamda oyunun sağalma anlarını oluşturuyor.
İktidar ve güç oyunun sonunda kılıçla sembolize ediliyor. Kılıcın yansımasından kendine bakması Caligula' nın önemli bir örtüştürme.
'İnsanı düşünmeye zorlayan şey güvensizliktir.'
Sonunda Caligula vuruluyor ve oyunun absürdist duygusuna yakın bir şekilde fosit bir daire ortaya çıkıyor. Sonunda, başında olduğu gibi senato top çevirmeye devam ediyor…
[ Ana Sayfa | Tiyatrolar | Geleneksel | Kulis | Duyurular | Festivaller | Ödüller | Oyun Eleştrileri ] [ Sahne İnsanları | Tiyatro Eğitimi | Tiyatro Kitaplığı | Tiyatroda Efekt | Tiyatro Terimleri | İnceleme - Tezler ] [ Arşiv | Şehir Haritası | Oyuncu Veri Tabanı | Üye Kaydı ]
Caligula
Ana Sayfa
Tiyatrolar
Geleneksel
Yazarlar
Kulis
Duyurular
Festivaller
Ödüller
Oyun Eleştirileri
Sahne İnsanları
Tiyatro Eğitimi
Tiyatro Kitaplığı
Tiyatro Tekniği
Tiyatroda Efekt
Tiyatro Terimleri
İnceleme- Tezler
e-posta
"Size bir mesajım var."
diyorsanız...
Reklam vermek isterseniz...
| Arşiv | Şehir Haritası| Oyuncu Veri Tabanı | Üye Kaydı |
# OYUN ELEŞTİRİSİ
Bir Beden Büyük İktidar ve Caligula...
30 MAYIS 2008
Eskişehir Şehir Tiyatrosu
Yerli oyunlarla yabancı oyunların sürekli 'yarıştırılmadan' karşılaştırıldığı bu festival günlerinde Eskişehir Şehir Tiyatrosu'ndan Mümtaz Taylan imzalı 'genç işi ' Caligula' yı izledim. Varoluşçuluk felsefesinin temsilcilerinden Camus' nün kendi yaşam öyküsünde de tanık olduğumuz 'siyasi erk' karşıtlığı, yapıtı Caligula' da tarihsel bir kişilik ekseninde irdelenmiş.
Akm Büyük salonun 'büyük' illüzyonuyla beraber, 'büyük' bir sahne tasarımı dikkat çekiyor. Tayfun Çebi, dev tül perdeleri paralel olarak sahnenin ortasında konumlandırarak, bunların bir paravan işlevi kazanmasını sağlamış. Bu 'dikine kesen' tül perde tasarımı aynı zamanda bir 'kent' görüntüsü de oluşturmuş sahnede. Yani Roma' nın eyaletlere bölünmüş sınıflı yapısı, bu yapının heybeti, görkemi vurgulanmış. Perdenin şeffaflığı da bu görkemin içi görülebilir hali. Aynı zamanda perde arkasında da oyun imkanı vermiş. Tayfun Çebi' nin dekor ve atmosfer tasarımı gerçekten çok güçlü.
Oyunda gözüme çarpan tek güçsüzlük, 'büyük ve olgun' rejinin 'genç' oyuncularda biraz büyük durması . Genelde konuştuğum insanlar da ifadelerine hep böyle başladı. Ancak hiçbiri bunun tiyatral bir kusur olmadığı noktasında hemfikir.
Girişte top çevirme oyunu seyirciye de çok sempatik geldi. Roma döneminin dolambaçlı ilişkileri, cambazlık gerektiren politik manevraları başta bize gösterildi. Çünkü Caligula' yla baş etmek için çok daha fazla topu aynı anda elde döndürmek gerekecek.
'Aşk, akıllı, aptal demeden herkese bulaşan bir hastalık'
Demir yumruk Caligula ' nın metinden de hissettiğimiz kadarıyla çarpık bir cinsel yönelişi var. Çarpık cinsel yaşamının iktidarına aynen etkisi, Foucault' vari bir cinsellik-iktidar ilişkisiyle paralellendirilebilse de ; daha çok karşımızda 'kendi eden kendi bulan ' bir 'kötü yönetici' ifadesi belirdi. Caligula oyunda ilkel görünümüyle beraber, günümüzün vahşi kapitalist benzetmesine de çok yaklaştı. Sanırım oyunda elektrikli araba, silah, takım elbise gibi güncel motiflerin olmasının bir nedeni de budur. Caligula, sara nöbetiyle ortadaki bölmeden canlanıyor. Sürekli 'burada' olduğunu sert mizansenlerle anlatıyor. Caligula' nın hemen ilk repliklerinden biri oyunun özeti haline geliyor. 'Ay' ı istiyorum. Çünkü sahip olmadığım tek şey o ' Caligula' nın 'sonsuz' erk' inin Roma için de çatlama demek olduğunu senato üyelerinin repliklerinden öğreniyoruz. Caligula erk sahibidir, ancak kendi erkinin sahibi değildir.
Caesonia, dişil, histerik, şuh, dengesiz, tehlikeli bir kadın yorumuyla Caligula' yı karşılamış. Yani Caligula' nın dişi hali gibi açıklayabiliriz. Bir çok yerinde Caligula' nın olduğu gibi oyunun da 'sakinleşme' unsurlarından biri. Caesonia' ın kadınsı özelliklerinin, histerik hallerinin arkasında kaldığını düşünüyorum. Bu biraz da Caligula ' nın enerjisiyle ilgili bir durum.
Caligula' nın yardımcısı Scipio, günümüz giysileriyle karşımızda. Duruşu ve politik sakinliğiyle günümüz anaparacı düzenin 'sakin' bir temsilcisi. Oyundaki en çok 'politikacı' özellikleri gösteren kişi. Tabii ki günümüz algılarına göre.
'Yönetmek, çalmak demektir'
Senato' nun kendi arasındaki Caligula şikayetleri genelde 'Kraldan çok kralcılık' duygusunu bize verse de, sahneye Caligula gelmeden onların imparator karşısında 'çözüleceği' hissine hemen kapılıyoruz. Senato üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerde belli kopukluklar seziliyor. Ne tam bir bütün ne de parçalılık. Onlar konuşurken şunu görüyoruz ki sahnede Caligula yok ama 'toplu' bir hükümdar var. Caligula' daki 'kadınsı' yönleri senatoyla görüşmelerinde daha net görüyoruz. Bununla beraber lider, senato üyelerini hizmetçileri haline getiriyor. Caligula' nın, karısıyla birlikte olduğu senato üyesine psikolojik baskı yapmak amacıyla kullandığı kuklaya baktığımızda acaba lider, bir 'iç ses' mi kullanmak istemiş diyorum. Bir üyenin tepkisi diğer üyelerde aynı duyguyu var etmiyor. İlk düşündüğüm acaba senato 'tek bir rol' gibi mi davranmak istemiş. Aynı Yunan site devletleri gibi kendi içinde savaşan ama dışarıdan gelen bir tehlikede birlik olan insanlar gibi (mi)… Caligula karşısında ortak bir 'nefret' var çünkü.
Chaerea, öfkesini ölçülü kullanmış. Bir çok yerde bu öfkeyi denge unsuru haline getirmiş.
'Ne zor, ne acı şeymiş insan olmak'
Psikolojik baskıya yenilen senato üyesinin ağzını yırtarak gümleye çalışması yerinde. Oyunun genel duygusuyla bütünleşmiş. Tolga Çebi' nin müziğini başarılı buldum. Duyguların yerleşmesi, gerginliği hissettirme ve Caligula' nın anlamsızlığını hissettirme açısından yerinde. Caligula tül perde arkasında kadını döverken/severken (!?) senatonun söylediği tüm replikler karavana gitti.
Caligula, insanları önce aç bırakarak sonra doyurmayı düşünüyor. İnsanlara acı çekme ve isyan etme hakkı tanıyıp sonra da bu acıyı dindirme çaresini sunma… Sonra da insanları tekrar doyuracağından söz ediyor. Bana kalırsa ABD' nin Ortadoğu politikası da buna benzer bir şey. Taylan, günümüz reflekslerini örtüştürmeyi düşünmüş burada.
Oyunda kimse Caligula' ya 'güvenme' cesaretini gösteremiyor. Çünkü böyle bir düzen içinde asıl tehlike ona güvenmeye çalışmak.
'İnsan, hiçbir zaman yalnız değildir. Geçmişin ve geleceğin ağırlığı omuzlarındadır'
Caligula 'Tanrılar gibi acımasız' olmaktan söz eder. Böylece iktidar-cinsellik savaşımı; Tanrısallık-iktidar çatışmasına dönüşür. Burada Caligula' nın senatoya sürekli 'sevgilim' deyişinde bile farklı bir dönüşüm var. Kadınsılık ve iktidar ilişkisi sentezleniyor burada. Chaerea' nın söylemleri ve eylemleri genel anlamda oyunun sağalma anlarını oluşturuyor.
İktidar ve güç oyunun sonunda kılıçla sembolize ediliyor. Kılıcın yansımasından kendine bakması Caligula' nın önemli bir örtüştürme.
'İnsanı düşünmeye zorlayan şey güvensizliktir.'
Sonunda Caligula vuruluyor ve oyunun absürdist duygusuna yakın bir şekilde fosit bir daire ortaya çıkıyor. Sonunda, başında olduğu gibi senato top çevirmeye devam ediyor…
Burak Akyüz 'e mail atmak istiyorum...
Yazara gönderdiğiniz eleştiriler yayınlansın istiyorsanız, lütfen mailinizde belirtiniz.
Burak Akyüz
Burak Akyüz
Diğer Oyun Eleştrileri...>
[ Ana Sayfa | Tiyatrolar | Geleneksel | Kulis | Duyurular | Festivaller | Ödüller | Oyun Eleştrileri ]
[ Sahne İnsanları | Tiyatro Eğitimi | Tiyatro Kitaplığı | Tiyatroda Efekt | Tiyatro Terimleri | İnceleme - Tezler ]
[ Arşiv | Şehir Haritası | Oyuncu Veri Tabanı | Üye Kaydı ]
Copyright © 1997 Bu site bir e-tasarım yapımıdır.
e-posta